Av. Mustafa ZAFER
Kurucu, İcra ve İflas Hukuku

YAYINLANMA : 26.10.2022 - 12:46  /  GÜNCELLEME : 27.12.2022 - 12:17


İCRA MAHKEMESİ KARARINA KARŞI İSTİNAF SÜRESİ GEREKÇE İÇERMEYEN TEFHİMLE DEĞİL GEREKÇELİ KARARIN TEBLİĞİ İLE BAŞLAR - ANAYASA MAHKEMESİ KARARI İNCELEMESİ

KONU:

Anayasa Mahkemesi 25/10/2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 14/9/2022 tarihli ve 2019/12803 başvuru numaralı kararında; icra hukuk mahkemesinin kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasını incelemiştir.

OLAYLAR:

İcra hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili açılan davalarda, icra mahkemelerince tarafların katıldığı duruşmada kısa kararla davanın reddine karar verilmiştir. İcra mahkemelerince verilen kısa kararda; hazır bulunanlar yönünden tefhim, yokluklarında karar verilenler yönünden tebliğ tarihinden itibaren l0 gün içinde istinaf yolunun açık olduğu, kararın ayrıntılarının gerekçeli kararda gösterileceği belirtilmiştir.

Söz konusu kararların tefhiminden itibaren 10 günlük süre içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmamış, ancak başvurucular tarafından gerekçeli kararın kendilerine tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

Söz konusu istinaf başvuruları; kısa kararın başvurucuların vekillerinin yüzüne karşı verilmesine karşın kararların tefhimden itibaren on günlük süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmadığı, ayrıca süre tutum dilekçesi de verilmediği dikkate alındığında istinaf başvurularının süresinde olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

Bu kararlar Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu yapılmıştır.

ANAYASA MAHKEMESİNİN DEĞERLENDİRMESİ:

Anayasa Mahkemesi, icra mahkemelerinin kısa kararlarında gerekçeye yer verilmeyip sadece hüküm sonucunun tefhim edildiğini, kısa kararlarda da karara ilişkin ayrıntıların gerekçeli kararda gösterileceğinin ifade edildiğini belirtmiştir.

Mahkeme, istinaf başvuru süresinin 2004 sayılı Kanun'un 363. maddesine göre tefhim veya tebliğden itibaren on gün olduğunda duraksama bulunmadığını, duraksamanın sürenin hangi durumda tefhimden hangi durumda tebliğden başlatılacağı hususunda olduğunu tespit etmiştir.

Anayasa Mahkemesine göre, gerek ilgili Kanun hükmü ve gerekse buna ilişkin Yargıtay içtihadına göre gerekçesi açıklanmamış bir hüküm tefhim edilmiş bir hüküm sayılmamakta, dolayısıyla gerekçeli karar tebliğ ya da tefhim edilmeden kanun yoluna başvurma süresi başlamamaktadır. Nitekim başvuruya konu kararlarda da tefhimde icra mahkemelerinin gerekçesi açıklanmadığı için hükme karşı başvurucular tarafından gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde kanun yoluna başvurulmuştur.

Buna göre Anayasa Mahkemesince, başvurucuların kısa kararla birlikte kararın gerekçesini öğrenemediği, dolayısıyla karar gerekçesini bilmeyen başvuruculardan kısa kararın tefhiminden itibaren istinaf kanun yoluna başvurmalarını beklemenin başvuruculara ağır bir külfet yüklediği, bu durumda kanun yolu mercilerinin somut olayın koşullarında istinaf süresini, icra mahkemeleri tarafından karar gerekçesi açıklanmadan tefhim tarihinden itibaren başlatmasına ilişkin yorumlarının öngörülemez nitelikte olduğu, başvurucuların katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu nedenlerle, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME:

Bu kararın adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkının sağlanması açısından önemli sonuçları bulunmaktadır.

Öncelikle, 2004 sayılı Kanun'un 363. maddesinde belirlenen 10 günlük istinaf başvuru süresinin, hangi durumda tefhimden hangi durumda tebliğden itibaren başlayacağı hususunu açıklığa kavuşturmaktadır.

Buna göre Anayasa Mahkemesi “gerekçeye yer verilmeyen” tefhimle birlikte 10 günlük istinaf başvuru süresinin başlamayacağını söylemiştir. Böyle bir durumda istinaf süresi ancak “gerekçeli kararın tebliği” ile başlamış olacaktır.

Ayrıca Anayasa Mahkemesi “gerekçeye yer verilmeyen” tefhimle birlikte 10 günlük süre içerisinde “süre tutum dilekçesi” verilmemesi hususunu da istinaf başvuru süresine ilişkin sorun olarak görmemiştir. Süre tutum dilekçesi verilmediği halde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren süresi içerisinde istinaf başvurusu yapılmasını yeterli bulmuştur.

Sonuç itibariyle Anayasa Mahkemesi bu kararında, 2004 sayılı Kanun'un 363. maddesinde belirlenen 10 günlük istinaf başvuru süresini “mahkemeye erişim hakkı” kapsamında genişletici yorumlamış, ayrıca yaptığı değerlendirmeler “gerekçeli karar hakkının” önemini de göstermiştir.