Av. Mustafa ZAFER
Kurucu, İcra ve İflas Hukuku

YAYINLANMA : 15.04.2022 - 14:18   /  GÜNCELLEME : 27.12.2022 - 12:17


REHİN AÇIĞI BELGESİ (KESİN)

Rehin açığı belgesi: Madde 152 – (Değişik: 18/2/1965-538/73 md.) Rehin, satış isteyenin alacağına derece itibariyle rüçhanı olan diğer rehinli alacakların tutarından fazla bir bedelle alıcı çıkmamasından dolayı satılamazsa veya satılıp da tutarı takip olunan alacağa yetmezse, alacaklıya bütün veya geri kalan alacağı için bir belge verilir.

Alacağı irat senedinden veya bir taşınmaz mükellefiyetinden doğmayan alacaklı, bu suretle tahsil edemediği alacağı için borçlunun sıfatına göre iflas veya haciz yoluna gidebilir.

Alacaklı, satış yapılmamışsa artırma gününden, satış yapılması halinde satışın kesinleşmesi tarihinden itibaren bir sene içinde haciz yolu ile takip talebinde bulunursa yeniden icra veya ödeme emri tebliğine lüzum yoktur. Rehin açığı belgesi, borç ikrarını mutazammın senet mahiyetindedir.

I.GENEL OLARAK

Rehinle temin edilmiş bir alacağın alacaklısı tarafından borçlu hakkında başlatılan takip sonrasın da rehine konu alacak/alacaklar toplamından fazla bir bedel ile o mala alıcı çıkmamasından dolayı satılmazsa yahut satılıp da tutarı takip olunan alacağa yetmez ise alacaklıya bütün veya kalan alacağı için bir belge icra dairesi tarafından düzenlenerek verilir.

Öyle ki borcun teminatı olmak üzere bir taşınmaz üzerine birden çok ipotek tesis edilmiş olabilir. Yahut bir araç, iş makinesi ya da tesisat üzerine kurulan rehnin paraya çevrilmesi sonrasında rehinle teminat altına alınan borcun tamamı karşılanamaz ise alacaklıya icra dairesi tarafından bütün alacağı için ikinci durumda ise kalan alacağı yönünden verilen belgeye kesin rehin açığı belgesi denilir.

Pratik uygulamada geçici rehin açığı belgesi ile kesin rehin açığı belgesinin, kesin rehin açığı belgesi ile de borç ödemeden aciz vesikasının karıştırıldığı görülmektedir. Oysaki takip alacaklısının kesin rehin açığı belgesi alabilmesi için borçlu hakkında rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatması ve bu takip nazarında takibi sonuçlandırması gerekmektedir. Öte yandan alacağını rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu eden ve alacağını alamayan rehin alacaklısına icra dairesi tarafından verilen kesin rehin açığı belgesi ile borçlu hakkında bir takibe geçilip hakkında hacze kabil bir mal bulunmaması durumunda ancak aciz vesikası düzenlenebilmektedir.

O halde sadece rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takibi sonuçlandıran ve alacağını tamamıyla alamayan alacaklının elindeki belgenin hukuki durumu ile bu belgeye dayanarak başlatılan takibin semeresiz kalması halindeki hukuki durum birbirinden tam anlamıyla farklılık arz etmektedir.

Alacaklı rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapar da alacağını tamamen tahsil edemez ise borçluya karşı ister iflas takibi (borçlu iflasa tabi kimselerden olması halinde) ister haciz yolu ile takip yapabilir.

Alacaklının borçluya karşı haciz veya iflas yolu ile takip yapabilmesi için alacağın irat senedi veya bir taşınmaz mükellefiyetinden doğmaması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla borçtan şahsen sorumluluğu olmayan, sadece ipotek/rehin veren sıfatına haiz bulunan üçüncü kişinin bu borçtan sorumluluğu, taşınır/taşınmazın ihale bedeli ile sınırlı olduğundan, ipoteğin/rehinin paraya çevrilmesi yolu ile satışın gerçekleştirilmesi halinde sorumluluğu kalmayacağından, onun hakkında İİK.nun 152. maddesi gereğince kesin rehin açığı belgesi düzenlenemez.

Alacaklıya kesin rehin açığı belgesi, satış yapılmaması nedeniyle verilmiş ise arttırma gününden, malın satılıp da satış miktarının takip edilen alacağa yetmemesi nedeniyle verilmesi halinde satışın kesinleşme tarihinden itibaren bir yıl içinde takip yaparsa borçluya ödeme emri göndermesine gerek yoktur. Bu durumda alacaklı doğrudan aidiyeti borçluya ait olduğu tespit olunan mallar üzerine haciz koydurabilir.

Alacaklı satış yapılmamış ise arttırma gününden, satış yapılması halinde satışın kesinleşmesi tarihinden itibaren bir yıl içinde haciz yolu ile takip talebinde bulunur ise yeniden icra veya ödeme emri tebliğine gerek yoktur. Borçlu hakkında kesin rehin açığı belgesine dayanılarak başlatılan takibin esasını teşkil eden kök takip talebinde borçlu hakkında icra emri gönderilmesini gerektirecek bir takip talebi sunulmuş ise bir yılı aşan süreden sonra yeni başlatılacak takipte de icra emri gönderilmesi gerekmekte; takibin esasını teşkil eden kök takipte ödeme emri gönderilmesini gerektirecek bir takip talebi sunulmuş ise bu kere borçluya rehin açığı belgesinin düzenlenmesinden bir yıl sonra ödeme emri gönderilmesi gerekecektir.

Rehin açığı belgesi, borç ikrarını mutazammın senet mahiyetindedir. Yani icra dairesi tarafından usulüne uygun şekilde tanzim edilerek alacaklısına verilen belge üstünde yazılı borcun tamamını kapsayan senet mahiyetindedir.

II.REHİN AÇIĞI BELGESİNDE ZAMANAŞIMI

Pratik uygulamada karıştırılan önemli hususlardan biri de rehin açığı belgesindeki zamanaşımı meselesidir. Bu kapsamda İcra ve İflas Kanunu 152. maddesinde düzenlenen kesin rehin açığı belgesinin aynı kanunun 68.maddesinde düzenlenen borç ikrarını içeren belge niteliğinde olduğu, İcra ve İflas Kanunu 143.maddesinde düzenlenen aciz vesikasının diğer hükümlerinden yararlanamayacağından rehin açığı belgesinin Borçlar Kanunun da düzenlenen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabidir.

III.GÜNCEL YARGI KARARLARI

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/7744 Esas ve 2021/3780 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı banka tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Şikâyetçinin, alacaklısı olduğu dava dışı takip dosyasından alınan 05.08.2019 tarihli rehin açığı belgesine dayanarak, yine dava dışı borçlu...Pazarlama ve Dış. Tic. İnş. Tur. Ltd. Şti. aleyhine başlattığı takipteki 06.09.2019 tarihli haciz taleplerinin, 11.09.2019 tarihli icra müdürlüğü kararı ile reddi işleminin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; alacaklının kesin rehin açığı belgesi ile borçlu aleyhinde ilamlı takip yapması sonucu takip kesinleşmeden haciz talebi usulsüz olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, anılan kararın alacaklı tarafından istinafa konu edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; kesin rehin açığı belgesinin ilamsız takipte verildiği, bu belgeye dayanılarak ilamlı takip yapılamayacağı haliyle icra müdürlüğü kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine hükmolunduğu, alacaklının temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

İİK.nun 152. maddesi; "Rehin, satış isteyenin alacağına derece itibariyle rüchanı olan diğer rehinli alacakların tutarından fazla bir bedelle alıcı çıkmamasından dolayı satılmazsa veya satılıp da tutarı takip olunan alacağa yetmezse, alacaklıya bütün veya geri kalan alacağı için bir belge verilir. Alacağı irat senedinden veya bir taşınmaz mükellefiyetinden doğmayan alacaklı, bu suretle tahsil edemediği alacağı için borçlunun sıfatına göre iflas veya haciz yoluna gidebilir. Alacaklı, satış yapılmamışsa artırma gününden, satış yapılması halinde satışın kesinleşmesi tarihinden itibaren bir sene içinde haciz yolu ile takip talebinde bulunursa yeniden icra veya ödeme emri tebliğine lüzum yoktur. Rehin açığı belgesi, borç ikrarını mutazammın senet mahiyetindedir" hükmünü ihtiva eder. Öte yandan, madde hükmünde ifade olunan bu bir yıllık süre, rehin açığı belgesi, satış yapılamaması nedeniyle verilmiş ise arttırma gününden, malın satılıp da satış tutarının takip olunan alacağa yetmemesi nedeniyle verilmiş ise satışın kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlar. (Yargıtay 12. H.D. 4.10.1995, 12269/12904 – Uyar 8. Cilt s. 12618 – 12619) (Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku El Kitabı sf:1027 , Dipnot 34– 2013 ikinci baskı)

Somut olayda alacaklının dava dışı borçlu aleyhine taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile başlattığı ilamsız takip dosyasında yer alan 30.07.2019 tarihli müdürlük talep yazısına göre bir kısım hacizli menkul mala dair yapılan satışların 26.07.2019 tarihinde kesinleştiği ve 05.08.2019 tarihli müdürlük kararına göre ise bir kısım menkul mala dair yapılan satışların da satış bedellerinin ipotek bedelini dahi karşılamadığının ifade olunduğu, akabinde aynı takip dosyasından 05.08.2019 tarihli kesin rehin açığı belgesi verildiği, anılan belgeye dayanarak alacaklı tarafından borçlu aleyhine 05.09.2019 tarihinde ilamlı takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.

Görüleceği üzere anılan kesin rehin açığı belgesinin verilme nedeninin satış tutarının takip olunan alacağa yetmemesi olduğu açıktır. Yukarıda anılan madde hükmü gereği belirtilen bir yıllık süre satışın kesinleşme tarihi olan 26.07.2019 tarihinden başlayacaktır. Dolayısıyla, alacaklının anılan süre içerisinde takip talebinde bulunmuş olması nedeni ile borçluya yeniden icra veya ödeme emri tebliğine lüzum yoktur. O halde; ilk derece mahkemesince; şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, ilk derece mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 16.09.2020 tarih ve 2019/2359 E. - 2020/1376 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 25.09.2019 tarih, 2019/499 E. - 2019/425 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 31/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2019/5207 Esas ve 2019/10004 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 28/11/2017 tarihli ve 2015/12098 Esas - 2017/15746 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkikinin borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından rehin açığı belgesine dayanılarak borçlular hakkında başlatılan takibe karşı borçlu vekili, sadece taşınmazı ipotek verdiğini, teminat olarak verdiği taşınmazla sorumlu olmasına rağmen kendisi hakkında da rehin açığı belgesi alındığını, bu belgeye dayanarak ilamlı takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkemece takibin iptaline karar verildiği, alacaklının temyizi üzerine Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 28.11.2017 tarih 2015/12098 E. - 2017/15746 K. sayılı ilamı ile İİK.nun 152. maddesi; "Rehin, satış isteyenin alacağına derece itibariyle rüchanı olan diğer rehinli alacakların tutarından fazla bir bedelle alıcı çıkmamasından dolayı satılmazsa veya satılıp da tutarı takip olunan alacağa yetmezse, alacaklıya bütün veya geri kalan alacağı için bir belge verilir. Alacağı irat senedinden veya bir taşınmaz mükellefiyetinden doğmayan alacaklı, bu suretle tahsil edemediği alacağı için borçlunun sıfatına göre iflas veya haciz yoluna gidebilir. Alacaklı, satış yapılmamışsa artırma gününden, satış yapılması halinde satışın kesinleşmesi tarihinden itibaren bir sene içinde haciz yolu ile takip talebinde bulunursa yeniden icra veya ödeme emri tebliğine lüzum yoktur. Rehin açığı belgesi, borç ikrarını mutazammın senet mahiyetindedir" hükmünü ihtiva eder.

Hükmün içeriğinde, rehin açığı belgesinin verildiği takip dosyasında, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapılmış ise alacaklı bu belgeye dayanak olarak ilamlı icra takibi yapılabilir ve borçluya icra emri gönderilebilir ......

Somut olayda, takip dayanağı kesin rehin açığı belgesinin .... sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı takipte verildiği anlaşılmaktadır. O halde, alacaklının bu kesin rehin açığı belgesi ile borçlu aleyhinde ilamlı takip yapması ve icra emri düzenlenmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı nazara alınarak, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmek gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verildiği, borçlu tarafından karar düzeltme isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.

......... sayılı takip dosyasının incelenmesinde, icra takibinin dayanağı olan 22.01.2013 tarih ve 131 yevmiye numaralı ipotek akit tablosunda, .......’den aldığı 600.000 TL ticari kredi için bu borcun teminatı olmak üzere 3. kişi ... adına kayıtlı taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği, buna dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe girişilip, taşınmazın ihale ile 60.000 TL bedele satıldığı, bakiye alacak miktarı olan 694.468,46 TL için ....... ve ... hakkında 09.04.2014 tarihli kesin rehin açığı belgesi düzenlendiği ,bu rehin açığı belgesine dayanılarak her iki borçlu hakkında..... sayılı dosyasında ilamlı takip başlatıldığı, borçlu ...'in hakkındaki iş bu takibin iptalini talep ettiği görülmektedir. İİK'nun 152. maddesinde; ipotekli taşınmaz satılıp da tutarı takip olunan alacağa yetmezse, alacaklıya bütün veya geri kalan alacağı için bir belge verilir. Bu rehin açığı belgesi ile borçlu aleyhine takip yapılabilir, rehin açığı belgesi, borçtan şahsen (kefil veya müşterek borçlu olarak) sorumlu olmayan ipotek veren aleyhine düzenlenemez ve bu belge ile üçüncü şahıs ipotek veren aleyhine takip yapılamaz. Bu maddeye göre düzenlenen rehin açığı belgesi ile ancak asıl borçlu aleyhine takip yapılması mümkün olup, borçtan şahsen sorumluluğu olmayan, sadece ipotek veren sıfatına haiz bulunan üçüncü kişinin bu borçtan sorumluluğu, taşınmazının ihale bedeli ile sınırlı olduğundan, diğer bir anlatımla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla taşınmazın satılması halinde sorumluluğu kalmayacağından, onun hakkında İİK.nun 152. maddesi gereğince kesin rehin açığı belgesi düzenlenemez. Bu durumda borçlu ... hakkında rehin açığı belgesi düzenlenemeyeceğinden bu belgeye dayanılarak ilamlı takip başlatılmaz.

Mahkemece şikayetçi ... hakkında verilen takibin iptali kararı doğru olduğundan kararın onanması gerekirken, maddi hataya müsteniden bozulduğu anlaşılmakla, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.

SONUÇ :Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 28.11.2017 tarih ve 2015/12098 E.-2017/15746 K. bozma ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, 12/06/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/15425 Esas ve 2018/13566 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklının borçlular aleyhine ...10. İcra Müdürlüğünün 2013/1189 Esas sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlattığı takipte; alacaklının talebi üzerine düzenlenen kesin rehin açığı belgesine dayalı olarak ...5. İcra Müdürlüğünün 2015/1502 Esas sayılı dosyası ile ayrı bir takip başlatıldığı ve haciz talep edildiği, borçluların ipotekli taşınmaz maliki oldukları iddiasıyla haklarında rehin açığı belgesi düzenlenemeyeceğini de ileri sürerek takip dosyasından ödeme emri veya icra emri gönderilmeksizin doğrudan haciz uygulanmasına yönelik müdürlük işlemlerinin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurdukları, mahkemece, rehin açığı belgesinin geçersiz olduğuna dair iddiaların dinlenilmesinin mümkün olmadığı, borçluların bu yöndeki şikayetlerinin de reddedildiği, alacaklının 1 yıl içinde takip talebinde bulunması sebebiyle ödeme emri veya icra emri tebliğine lüzum bulunmadığından doğrudan haciz uygulanabileceği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir. İpotekli taşınmaz maliki üçüncü kişinin sorumluluğu, ipotekli taşınmaz ile sınırlıdır. Bu nedenle, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla taşınmazın satılması halinde sorumluluğu kalmayacağından, bir diğer anlatımla borçtan şahsen sorumluluğu söz konusu olmadığından, hakkında İİK.nun 152.maddesi uyarınca rehin açığı belgesi düzenlenemez. Bu maddeye göre düzenlenen rehin açığı belgesi ile ancak asıl borçlu aleyhine takip yapılması mümkün olup, borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz maliki 3. kişinin mal varlığına başvurulamaz. Nitekim, borçluların şikayeti üzerine ... 23. İcra Hukuk Mahkemesinin 23/06/2016 tarih ve 2016/500 E.-560 K. sayılı kararı ile ...10. İcra Müdürlüğünün 2013/1189 Esas sayılı dosyası üzerinden düzenlenen rehin açığı belgesinin iptaline karar verildiği anlaşıldığından, rehin açığı belgesine dayalı olarak ... 5. İcra Müdürlüğünün 2015/1502 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin ve hacizlerin dayanağı da kalmamıştır.

O halde, mahkemece, takip dayanağı olan rehin açığı belgesinin iptal edilmesi nedeniyle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/1354 Esas ve 2014/4570 Karar

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı F.. T.. gelmiş ve karşı tarafa çıkarılan tebligatın bila-tebliğ iadesi nedeniyle duruşma talebinden vazgeçtiğini beyan etmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya evrak üzerinden incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, davalılardan Taner ile dava dışı arsa sahibi arasında düzenlenen 01.04.1991 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, davalı yükleniciye kalacak bir adet dükkan ile iki adet dairenin müvekkiline satılmasına rağmen teslim edilmediğini, yapılan ödeme karşılığı diğer davalının aynı parsel üzerindeki 10 no'lu bağımsız bölümüne 10.06.1993 ve 28.02.1994 tarihli ipotek tesis edildiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan Alanya 2. İcra Müdürlüğü'nün 1994/1108 Esas sayılı dosyasında 01.03.1996 tarihinde 111,30 TL, 1994/1334 Esas sayılı dosyasında ise aynı tarihli rehin açık belgesi ile 2.126,00 TL bakiye alacağın kaldığının belirlendiğini, ipotek ve cebri satışa konu dairenin bugünkü değerinin belirlenerek munzam zararı ile alacaklarının güncel değerinin belirlenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, istemin 1991 ve 1996 yılındaki hukuki ilişkiden kaynaklandığını ve zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; İİK'nın 152. maddesinde düzenlenen kesin rehin açığı belgesinin aynı kanunun 68. maddesinde düzenlenen borç ikrarını içeren belge niteliğinde olduğu, İİK'nın 143. maddesinde düzenlenen aciz vesikasının diğer hükümlerinden yararlanamayacağı, bu nedenle rehin açığı belgesinin Borçlar Kanununda düzenlenen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğu, gerek cebri satış ve gerekse rehin açığı belgesi üzerinden 10 yıldan fazla süre geçtiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle alacağın tamamının tahsil edilmemesi nedeniyle davada istenen miktarın 818 sayılı BK'nın 105. maddesinde düzenlenen munzam zarar olmayıp, daire teslim edilmemesinden kaynaklanan bakiye alacak olması, bu alacak tahsil edilmeden, faiz ile karşılanamayan zararın istenemeyecek olmasına göre, davacının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/9890 Esas ve 2014/12617 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; İİK'nun 152 ve 45/1 maddeleri hükümlerine göre de, alacaklının ihale bedeli ile karşılanmayan alacağı için kesin rehin açığı belgesi alarak, borçlunun sıfatına göre iflas veya haciz yoluyla takip yapması gerekir. Aynı takip dosyasından borçlunun diğer mallarının haczini isteyemez. Aynı takip dosyasında konulan hacizler usulsüzdür.

Somut olayda, takibe konu taşınmazın ihalesinin 26.08.2011 tarihinde yapıldığı, 07.09.2011 tarihinde şikayetçilerin murisinin babasından intikal edecek taşınmazlardaki hisselerine haciz konulduğu, bu tarihten sonra 06.10.2011 tarihinde de rehin açığı belgesinin düzenlendiği görülmüştür.

Yukarıda açıklandığı üzere mahkemece, 07.09.2011 tarihinde konulan hacizlerin kaldırılmasına karar vermek gerekirken yazılı şekilde bu konuda da istemin reddi isabetsizdir.

SONUÇ :Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/8408 Esas ve 2018/4197 Karar

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 09/05/2017 tarih, 2016/15682 Esas - 2017/7505 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı banka tarafından, borçlu hakkında ... 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3688 Esas sayılı takip dosyasından düzenlenen 20.08.2015 tarihli ... Belgesi ile icra takibi başlatıldığı ve 02.09.2015 tarihinde 10.805,04 TL peşin harç alındığı; öncesinde borçlu kefilleri hakkında ... 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/4028 Esas sayılı takip dosyası ile takip yapıldığı, her iki takip dosyasında da peşin harç ödediği, rehin açığı belgesi verilen ... 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3688 Esas sayılı takip dosyasından İİK'nun 152. maddesi uyarınca satış tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde şikayete konu takibin açıldığı, bir yıllık sürenin geçirilmemiş olması nedeniyle borçluya ödeme emri gönderilmediği, ayrıca kesin rehin açığı belgesinin İİK'nun 68/1. fıkrasında belirtilen borç miktarını içeren senet niteliğinde olduğu şikayetiyle anılan peşin harcın iadesi talebinde bulunduğu, mahkemece; alacaklı vekili tarafından ... 4. İcra Müdürlüğü'nün 2013/3688 Esas sayılı takip dosyasından düzenlenen rehin açığı belgesi ile İİK'nun 152. maddede düzenlenen bir yıllık süre içinde yeni bir takip başlattığı, söz konusu belgenin İİK'nun 38. maddesinde belirtilen ilâm niteliğine haiz belgelerden olmadığı, bu hali ile icra müdürlüğünce peşin harcın alınmasında usul ve yasaya bir aykırılık bulunmadığı tespit edilmekle talebin reddine karar verildiği; anılan kararın alacaklı tarafça temyizi üzerine Dairemizce onandığı görülmektedir.

İİK'nun 152/3. maddesine göre; alacaklı, satış yapılamamışsa arttırma gününden, satış yapılması halinde satışın kesinleşmesi tarihinden itibaren bir sene içinde haciz yolu ile takip talebinde bulunursa yeniden icra veya ödeme emri tebliğine lüzum yoktur.

Kaldı ki, yine aynı madde uyarınca, rehin açığı belgesi, borç ikrarını mutazammın senet mahiyetinde olmakla, İİK'nun 68. maddesi kapsamındaki belgelerden sayılır.

Somut olayda, anılan taşınmazın satışının 08.09.2014 tarihinde yapıldığı, şikayete konu takibin ise 02.09.2015 tarihinde başlatıldığı, icra müdürlüğü tarafından yukarıda belirtilen kanun hükmü gereğince borçluya icra veya ödeme emri gönderilmediği fakat aynı tarihte, alacaklıdan 10.805,04 TL peşin harç tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Anılan takibin bir yıl içerisinde yapıldığı ve önceki ilamlı takibin devamı niteliğinde olduğu açıktır, haliyle alacaklıdan peşin harç alınamaz.

O halde, mahkemece; şikayetin kabulü ile anılan peşin harcın iadesine hükmolunması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bozulması gerekirken, Dairemizce maddi hataya istinaden onandığı anlaşılmakla, karar düzeltme isteminin kabulü ile onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 09.05.2017 tarih ve 2016/15682 Esas - 2017/7505 Karar sayılı sayılı onama ilâmının kaldırılmasına, ... 5. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 22.02.2016 tarih ve 2015/691 Esas – 2016/167 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 03/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

IV.SONUÇ

İcra ve iflas kanunu 152 madde ile düzenleme altına alınan Rehin Açığı Belgesi incelenirken;

- Rehin, satış isteyenin alacağına derece itibariyle rüçhanı olan diğer rehinli alacakların tutarından fazla bir bedelle alıcı çıkmamasından dolayı satılamazsa arttırma gününden,

- Rehin satılıp da tutarı takip olunan alacağa yetmezse satışın kesinleşme tarihinden itibaren, bir yıllık sürenin işlemeye başlayacağına,

- Alacaklının rehin açığı belgesine dayanarak borçluya karşı haciz ya da iflas takibi başlatabileceğine,

- Alacaklı bir yıl içerisinde haciz yolu ile takip yaparsa borçluya ödeme emri tebliğ edilmesine gerek olmadığına,

- Alacaklının bir yılı geçtikten sonra borçlu hakkında takip başlatması halinde borçluya icra veya ödeme emri gönderilmesine gerek olduğuna,

- Kesin rehin açığı belgesinin İ.İ.K 68 anlamında borç ikrarını içeren senet niteliğinde olduğuna,

- Alacağı irat senedinden veya bir taşınmaz mükellefiyetinden doğmayan alacaklı, bu suretle tahsil edemediği alacağı için borçlunun sıfatına göre iflas veya haciz yoluna gidebileceğine,

- Borçtan şahsen sorumluluğu olmayan, sadece ipotek veren sıfatına haiz bulunan üçüncü kişinin bu borçtan sorumluluğu, taşınmazın ihale bedeli ile sınırlı olduğundan, diğer bir anlatımla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla taşınmazın satılması halinde sorumluluğu kalmayacağından, onun hakkında İİK.nun 152. maddesi gereğince kesin rehin açığı belgesi düzenlenemeyeceğine,

- Düzenlenen rehin açığı belgesi ile ancak asıl borçlu aleyhine takip yapılmasının mümkün olduğuna,

- Rehin açığı belgesinin 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğuna,

- Alacaklının kesin rehin açığı belgesi aldığı dosyadan -yeni bir takip başlatmaksızın- borçlunun diğer malları üzerine haciz koyamayacağına,

- Kesin rehin açığı belgesi verilen alacaklının bir yıl içinde bunu takibe koyması halinde kendisinden peşin harç alınamayacağına,

- Alacaklının rehin açığı belgesine dayanarak İ.İ.K 277 vd. maddeleri hükümlerine göre iptal davası açamayacağına,

- Rehin açığı belgesine dayanarak başlatılan takip sonrasında borçlunun mal varlığı borcu karşılamaya yetmezse ve borçlunun başkaca herhangi bir malı bulunamaz ise alacaklıya bu durumda borç ödemeden aciz belgesi verilebileceği hususlarına dikkat edilmesi gerekmektedir.