YAYINLANMA : 26.11.2021 - 08:50 / GÜNCELLEME : 27.12.2022 - 12:17
BORÇLUNUN ÖDEME ŞARTINI İHLALİ
İcra ve İflas Kanunu Madde 340 – (Değişik: 31/5/2005-5358/11 md.) 111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.
***
Pratik icra uygulamaları içerisinde borcun icra memuru huzurunda taksitlendirilmesi hem alacaklının alacağına kavuşması hem borçlunun rahat bir şekilde borcunu ifa etmesi hem de yargı faaliyetini gören icra dairesinin yapılan tahsilatlar ile hazineye katkı sağladığı önemli bir düzenlemedir. Taksitle ödemenin düzenleme altına alındığı yasanın 111. Maddesinde borçlu dilerse dosya borcu kadar malının haczedilmiş olması halinde alacaklının satış talebinden evvel borcunu ödemeye taahhüt ederse ve toplamda dört taksiti aşmayacak bir şekilde ilk taksitini de icra kasasına yatırır ise icra muamelesi olduğu yerde duracak ve bu şekilde taksitlerin belirlenen günlerinde ödenmesi halinde dosya borcu da son bulmuş olacaktır. Ancak borçlu hakkında başlatılan takibin kesinleşmesinden sonraki evrede alacaklının kabulü halinde borçlunun malvarlığı üzerine herhangi bir haciz uygulansın ya da uygulanmasın dilediği taksit ve miktarlarda borcun taksitle ödeneceği hakkında bir anlaşmaya varabilirler.
Borçlunun ödeme şartını ihlal etmesi için öncelikle ödemenin yapılabileceği geçerli ve yaşayan bir takibin olması gerekmektedir. Alacaklının, alacak hakkını devam ettiremeyeceği bir takip neticesinde borçlu ödemeden kaçınabileceğinden, herhangi bir ödeme şartının da ihlali söz konusu olmayacaktır.
Taahhüdün geçerli sayılabilmesi için borçlu hakkında başlatılan icra takibinin kesinleşmiş olması gerekmektedir. Bir diğer ifadeyle borçluya gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilmesi ve borcu ödemesi için kendisine verilen yasal sürenin bitmiş olması gerekmektedir. O halde hakkında ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatılan ve kesinleşmemiş bir takipte borçlunun ödeme şartını ihlal edebilecek bir sözleşme yapması ve bu sözleşmeye binaen hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi doğru değildir.
Borçlunun gerek İİK 111. Maddesine dayalı olarak gerekse alacaklı ile anlaşarak borcu bir taahhüt sözleşmesine binaen taksitlendirme hali söz konusu olur ise ;
Borçlunun kanundan ya da sözleşmede belirlenen sürelerde borcun tamamını yani takipte yazılı borcu, faizi, takibin masrafları, takip talebinde talep edilmiş olması halinde diğer alacak kalemlerini ve vekalet ücretini kapsayacak bir şekilde, koşulsuz ve şartsız, taksit miktarları ve taksit tarihlerinin açıkça gösterildiği ve borcun bundan başka, herhangi bir anlam ve kuşku uyandırmayacak şekilde tasfiyesine yönelik düzenlenmiş olması ve borçlu tarafından imza edilmiş olması gerekmektedir. Her halükârda icra memuru tarafından gerek kanundan gerekse sözleşmeden doğan bir taksit sözleşmesi/taahhüttün alınması halinde yasadan doğabilecek tazyik hapsi ile karşılaşabileceği hususunu kanımca hatırlatılması gerekmektedir. Tüm bu koşulların sağlanması ile alacaklı yahut vekilince taksit sözleşmesi/taahhüttün kabulüne ilişkin yazılı bir bildirimde bulunulması yahut borçlu ve alacaklının birlikte icra dairesine başvurması halinde tanzim edilen taksit sözleşmesi/taahhüttün hep birlikte imza altına alınması gerekmektedir.
Ödeme taahhüdü vekil tarafından yapılmış ise, ödeme taahhüdünün ihlali halinde asıl borçluya ceza verilemez. Yani vekilin taahhüdünden borçlu sorumlu tutulamaz. Tüzel kişi adına ancak tüzel kişinin yetkilisi bulunan kimse taahhüt verebilir.
Aynı takipte gerçek kişi ile tüzel kişi yetkilisi aynı kimse olabilir. Takip neticesinde taahhüdünün alınması halinde hem gerçek kişi hem de şirket yetkilisi hakkında ayrı ayrı ceza verilmemelidir. Ancak aynı takip dosyasında birden çok farklı gerçek kişi yahut birbirinden ayrı tüzel kişi yetkilileri bulunması ve bunların taahhüt vermesi ve taahhüdü ihlal etmesi durumunda bunların hepsine ayrı ayrı ceza verilir.
Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde taahhütte bulunan kimseye üç aya kadar tazyik hapsi verilebilir. Bu durum yasa koyucu tarafından düzenleme altına alınmıştır. Tazyik hapsinin infazına başlandıktan sonra borçlu, borcun tamamını yahut o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu borcu öder ise tahliye olunur.
Söz konusu davaya icra takibinin başlatıldığı yerdeki icra ceza mahkemesi bakmakla görevli ve yetkilidir. Bu madde de yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay ve herhalde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer. (İİK, 347 md)
Şikayetçi duruşmaya gelmez ve kendini vekil ile temsil ettirmez ise şikâyet hakkı düşer.
“Taahhüdü ihlal eyleminden dolayı verilen cezanın şikâyetten vazgeçme nedeniyle düşürülmesine karar verildikten sonra aynı takip dosyasında borcun yeniden yapılandırılması ve yeni borç ikrarından sonra alınan yeni taahhüdün ihlali halinde taahhüdün aynı borca yönelik olduğu söylenemeyeceğinden borçluya yeniden ceza verilebilir.
Ödeme taahhüdünde borcun taksite bağlanmış olması halinde ilk taksitinin ödenmemesi ile taahhüdü ihlal eylemi işlenmiş olur. Borçlu hakkındaki ilk taksitler nedeniyle yapılan başvuruda, davanın veya cezanın düşmesine karar verildikten sonra taahhüt eyleminin temadi eden niteliği gereğince ihlal edilen sonraki taksitler nedeniyle İ.İ.K ’nin 347. maddesinde belirtilen süre içinde yeniden şikâyet hakkı doğacaktır. Alacaklının şikâyeti üzerine, cezanın infaz edilen kısmı üç ayı geçmeyecek şekilde borçlunun yeniden tazyik hapsi ile cezalandırılma imkânı vardır. Örneğin sekiz taksitte ödeneceği taahhüt edilmiş borcun üçüncü taksiti ödenmediği için yapılan şikâyet üzerine borçlu üç aya kadar tazyik hapsine mahkûm edilmiş olsun; cezanın bir aylık kısmı infaz edildikten sonra “o güne kadar olan taksitler ödendiği” için cezanın düşmesine karar verildikten sonra, borçlu altıncı taksiti ödemez ise alacaklının şikâyeti üzerine, mahkeme bu kez bir aylık infazı düşerek “iki aya kadar tazyik hapsine” karar verilmesi gerekir.” (Mahmut Coşkun – Yargıtay Üyesi, İcra-İflas Suçları Disiplinsizlik Eylemleri ve Yargılama Usulü, Seçkin Yayıncılık, 7.Baskı, 306.Sayfa)
GÜNCEL YARGI KARARLARI
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/6622 Esas ve 2021/8400 Karar
Dosya kapsamına göre, 2004 sayılı Kanun'un 340. Maddesi gereğince taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekâlet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği halde, ... İcra Müdürlüğünün 2018/1420 talimat sayılı dosyasında mevcut 10/08/2018 tarihli ödeme taahhüdünde tebligat gideri ve peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği (…)
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/6626 Esas ve 2021/8398 Karar
Dosya kapsamına göre, 2004 sayılı Kanun'un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlal suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerekmesi karşısında, 31/10/2017 tarihinde alınan taahhütnamede, icra gideri olmadığı halde baro pulu ücretinin gider olarak gösterildiği, bu nedenle borçlu tarafından verilen taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü (…)
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/6365 Esas ve 2021/8402 Karar
Sanığın Çine İcra Müdürlüğünün 2018/683 esas sayılı dosyası kapsamında vermiş olduğu 05/04/2019 tarihli taahhüde ilişkin borcunu ödemeyerek taahhüdü ihlâl etmesi eylemi nedeniyle, Çine İcra Ceza Mahkemesinin 29/11/2019 tarihli ve 2019/93 esas, 2019/106 sayılı kararıyla 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesine rağmen, sanık hakkında aynı taahhüt nedeniyle Çine İcra Ceza Mahkemesinin 28/02/2020 tarihli ve 2019/111 esasına kayden yapılan yargılama neticesinde de, bahse konu Ceza Genel Kurulu kararında belirtilen şekilde Mahkemesince önceden verilen hapsen tazyik kararının infaz edilip edilmediği araştırılmadan borçlunun tekrar 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verildiği cihetle, itirazın anılan gerekçe ile kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü (…)
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/6093 Esas ve 2021/7059 Karar
Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 16/03/2017 tarihli ve 2016/13036 esas, 2017/2326 karar sayılı ilâmında yer alan, "... sanığın borçlu şirket yetkilisi olduğunu gösteren bir belge de temin edilmeden şirket adına taahhütte bulunduğu anlaşılmakla, bu şartlarda taahhüt geçerli sayılamayacağından, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği...BOZULMASINA..." şeklindeki açıklama karşısında, somut olayda takip talebi ve ödeme emrinde ... Eğitim Tekstil İnşaat Turizm Gıda Metal Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin borçlu sıfatını haiz olduğu, ticaret ünvanının 08/02/2018 tarihli ve 9512 sayılı Türkiye Ticaret Sicil ...ayi ve Ticaret Limited Şirketi olarak değiştirildiği, ödeme emrinin borçlu şirkete tebliğ edildiği, sanığın ... 3. Noterliği tarafından tanzim edilen 09/03/2018 tarihli ve 03708 sayılı düzenleme şeklindeki vekaletname ile şirket yetkilisi tarafından vekil tayin edildiği, vekaletnamede sayılan işleri yapmaya yetkili kılındığı ama icra takiplerinde taahhütte bulunmaya yetkili kılınmadığı anlaşılmakla, şirketi borçlandırıcı işlem yapma ve şirket adına taahhütte bulunma yetkisi vekaletname ile sınırlı sanığın şirket yetkilisi kabul edilemeyeceği, bu koşullar altında taahhüdün geçersiz sayılacağı cihetle, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü (…)
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/3149 Esas ve 2021/4096 Karar
Sanığın ... 24. İcra Müdürlüğünün 2017/12675 esas sayılı dosyası kapsamında vermiş olduğu 29/08/2017 tarihli taahhüde ilişkin borcunu ödemeyerek taahhüdü ihlâl etmesi eylemi nedeniyle, ... 6. İcra Ceza Mahkemesinin 04/12/2018 tarihli ve 2018/286 esas, 2018/413 sayılı kararıyla 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesine rağmen, sanık hakkında aynı taahhüt nedeniyle ... 5. İcra Ceza Mahkemesinin 2018/740 esasına kayden yapılan yargılama neticesinde de, bahse konu Ceza Genel Kurulu kararında belirtilen şekilde Mahkemesince önceden verilen hapsen tazyik kararının infaz edilip edilmediği araştırılmadan borçlunun tekrar 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü (…)